Zeytin Ağacı
On iki Bin yıllık geçmişi ile “Anıt Ağaç”, en eski bulgulara göre Cudi Dağı eteklerinden Finikeliler tarafından alınıp Anadolu’nun ılıman bölgelerine ve Akdeniz Havzasına taşınmış. Ege Bölgesini, özellikle de Edremit Körfezini sevmiş bu fidan. İnsanlar yemeklerinde kullansınlar, sağlıklı kalsınlar, geceleri aydınlansınlar, sabunuyla temizlensinler, gemi yapımında kullansınlar diye en güzel yağlarını buradan vermiş ülkesine.
Atina halkı dahi Poseidon’un tuzlu gölü yerine Athena’nın zeytin ağacını seçmiş. Osmanlı’da Zeytinyağı, havâic-i zaruriye (önemli gıda maddesi) olarak adlandırılmış, II. Mahmut Yeniçeri Ocağını dağıttıktan sonra Asakir-i Mansure-i Muhammediye ordusunu Zeytinyağı vergileriyle kurmuş ve beslemiş.
Peki Neden Zeytinyağı?
Yeryüzünde natürel yollarla elde edilerek yenilebilen tek yağdır, kısaca meyve suyudur, vitaminleri doğal olarak içerir.
Ve biliyoruz ki bunun önemini kavrayan ve sağlıklı nesiller yetiştirmek isteyen her yönetim, coğrafi şartlarına uygun olan bölgelerde zeytin yetiştirmeye başlamış. Amerika, Arjantin, Şili, Güney Afrika, Yeni Zelanda, Avustralya, Pakistan bu ülkelerden yalnızca bazıları.
SEMERCİOĞLU‘nun kaliteli Zeytinyağı konusunda iddialı olmasının en önemli nedeni, “Kalite Tesadüf Değildir” ilkesinden hareketle bugüne kadar yurt içinde ve yurt dışında girdiği bütün yarışmalardan kalite ödülleri ile dönmesidir. Ve bu ödüller, Edremit Körfezinde, Kaz Dağlarının denize bakan yüzündeki Zeytin Bahçelerinden özenle hasat edilen zeytin meyvelerinin sayesindedir.
“Zeytin Ağacı Kendine Hürmet Edeni de İhanet Edeni de Unutmaz” sözü ilkemiz olmuştur ve bu ilke bizi yüz yıldır ayakta tutmaktadır.